İletişim
Sürecinin Özellikleri
Bir
iletişim sürecini başlıca yedi unsurla inceleyebiliriz. Bunlar sırasıyla, 1)gönderici, 2)göndericinin ve alıcının algılama ve değerlendirme biçimi, 3)mesaj, 4)kanal, 5)alıcı, 6)geri bildirim, 7)gürültü.
a)
Gönderici
İletişim
ya da haberleşme sürecinin başarısı büyük ölçüde göndericinin bilgi, yetenek ve
özelliklerine bağlıdır. Neden? Çünkü iletişim önce düşünce süreçleri halinde
göndericinin zihninde başlar. Gönderici kendisine ulaşan bilgi, fikir ve
duyguları kendi zihninde tartışarak değerlendirir ve yorumlar. Ondan sonra
vardığı sonucu alıcıya en doğru ve net bir şekilde iletebileceği cümleyi kurar.
Bunu yaparken kelimelerden, sayılardan, çeşitli şekil ve sembollerden
yararlanır. Yani aslında düşüncesini sembollere dönüştürür. Zira kelimeleri
oluşturan harfler de, rakamlar da zaten birer sembolden ibarettir.
Burada
göndericinin dikkat etmesi gereken önemli hususlar vardır, bunlar;
1)
Alıcının bilgi, tecrübe ve birikimine uygun
semboller kullanılmalıdır. Gönderici hedefteki alıcının
anlayabileceği nitelikte bir mesaj göndermelidir. Bu özellikle, gönderici ve
alıcının eğitim ve bilgi seviyesinin farklı olduğu hallerde önemlidir. Mesajda
kullanılan kelime ve semboller alıcı tarafından tam olarak bilinmiyorsa yoruma
tabi tutulacak ve mesajın doğru algılanmama riski doğacaktır. Bu da iletişimin
amacına ulaşmaması ya da tam olarak ulaşmaması anlamına gelecektir ki
haberleşme etkinliğini ve işin verimini azaltarak zaman kaybına yol açacaktır.
Bir
örnekle açıklamaya çalışayım:
“Siber
âlemde geçirilen zamanla doğru orantılı olarak gerçeklik eşiğine
yaklaşılmaktadır.”
“Bazı düşünürler post modern dünyada tiyatronun antik bir sanat
olarak değerlendirilmesi ve toplumsal değil sanatsal düzeyde değerlendirilmesi
gerektiğini savunmaktadırlar”.
“Kübizmin yaratıcısı olan Pikasso’nun bakışında keskin bir
bıçağın ya da jiletin izlerini görürüz”.
2)
Gönderici
soyut
ifade ve sembollerden çok, somut semboller kullanmalıdır. Böylece
alıcının kafasında uyanacak anlam alanı mümkün olduğunca daraltılarak yorumlama
imkânı azaltılır. Böylece alıcının mesajı doğru olarak alması kolaylaştırılır.
Siber âlem – Bilgisayar ortamı
Subliminal mesaj – Bilinçaltı mesaj
3)
Sembolleri alıcının daha önce alışmış olduğu anlamda
kullanmalıdır. Gönderici
mesela bir kelimeyi alıcının alışmış olduğu anlamda kullanmazsa alıcı bunu
kendi zihninde yorumlamaya çalışacak ve iletişimin başarısız olma riski
doğacaktır. Bu da çatışma ve zaman kaybına yol açacaktır.
4)
Alıcının anlamaması muhtemel olan kelimeler
açıklanmalıdır.
Alıcının tecrübe azlığı veya bir şekilde daha önce hiç karşılaşmamış
olabileceği düşünülen bir konudan söz edilmesi halinde, göndericinin bu konuya
özel kısa bir açıklama ve tanım yapması gerekecektir. Bu açıklama da mesajın
içinde, incelikli bir yerleştirmeyle sunulabilir.
Diyelim ki edebiyatta 2. Yeniden söz edeceksiniz. Eğer bunların
kim olduğunu bildiği kuşkulu biri ise alıcı parantez açıp Edip Cansever, Cemal
Süreya, Ece Ayhan, Turgut Uyar diye yazmanız ya da söylemeniz doğru olur.
b)
Algılama ve Değerlendirme
Kişilerin
kendilerine ulaşan bilgi, fikir, duygu mesajlarını algılama ve değerleme
biçimleriyle ilgilidir.
Algı: Duyu
organlarından çeşitli verilerin sınıflandırılıp, organize edilerek
anlamlandırılması sürecidir.
Algılama
süreci, kişilerin sahip oldukları değer yargıları, amaç ve hedefleri,
ihtiyaçları, içinde yetiştikleri kültürel ortam, bilgi birikimleri, duyguları,
geçmişteki o konuyla ilgili tecrübeleri, hatta biyolojik ve fiziksel
özellikleri gibi birçok etmen tarafından etkilenir. Bundan dolayıdır ki aynı
uyarı, farklı kişiler tarafından değişik şekillerde algılanır.
Bunun ötesinde her kişi kendisine ulaşan mesajları kendi
meşrebince değerlendirir ve biraz da görmek istediğini görüp, bilmek istediği
şekliyle anlamaya meyillidir. Bu durum mesajı alan kadar gönderen için de
geçerlidir.
Üst
astının, baba/anne çocuğuna, karı/koca birbirine geri kalanı anlayacağını
düşünerek herhangi bir düşüncesini ya da haberi, olayı, konuyu tam olarak
aktarmayabilir. Bu durumda alıcı boşlukları kendi meşrebince, kendine uygun bir
şekilde doldurmak için yorumlamaya girişecektir. Böylesi durumlarda yorumlar
genellikle gerçekle pek uyumlu olmazlar. O nedenle verilen mesajın net, derli
toplu, anlaşılabilir bir halde gönderilmesi önemlidir.
c)
Mesaj
Kaynak
ya da gönderici kullandığı kavramları bir mesaj şeklinde kodlar. Yani sözlü ya
da yazılı cümleler haline getirir. Bu cümleler kendileri de birer kod olan
harflerden oluşur. Ayrıca rakamlar, şekiller ve resimler vb sembolleri de
içerebilir. Konuşmalar, yazıya dökülmüş cümleler, grafikler, çizimler, jestler ve
mimikleri gösteren (ör. Gülen yüz) ifade sembolleri, el kol hareketleri…
bunların tümü kodlanmış mesajlardır.
Mesaj
kaynağın/göndericinin iletmek istediği anlamı temsil eder ve alıcıya ulaşacak
anlamı büyük ölçüde belirler.
d)
Kanal
Kanal, alıcı ve kaynak arasındaki bağdır. Beş duyu
organımız beyne giden haberleşme kanallarıdır. Görme ve işitme diğerlerinden
daha etkilidir. İki kişinin karşılıklı konuşmasında sesi ulaştıran hava
kanaldır. Eğer iki kişi internet ortamında yazışıyorsa ya da görüntülü konuşma
yapıyorsa kanal bilgisayarınızdır. Telefon görüşmelerinde mesajların iletildiği
kanal telefon sistemidir.
e)
Alıcı
Mesaj
alıcı tarafından alındığı ve kodun çözülerek ona bir anlam verildiği zaman
haberleşme/iletişim meydana gelmiş olur.
f)
Geri Bildirim
Bir
alıcı kendisine gönderilen mesajı alıp, kodlarını çözdükten ve ona bir anlam
verdiği andan itibaren kendisi kaynak durumuna dönüşür. Yani almış
olduğu mesajı cevaplandırmak üzere bir gönderici olarak kendisi bir mesaj
hazırlar ve bunu bir kanal aracılığıyla eski göndericiye iletir. Buna
haberleşme mekanizması içinde geri bildirim denir. Cevap ya da geri
bildirim göndericinin gönderdiği mesajın alıcı tarafından alınıp alınmadığını
ve doğru olarak yorumlanıp yorumlanmadığını öğrenmesini sağlar. Bu da yanlış
anlamaların düzeltilmesine imkan verir.
g)
Gürültü
Gürültü
iletişimin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini zorlaştıran ve güvenilirliğini
azaltan herhangi bir unsurdur. Bir gönderici, eğer bir şeyi kodlamak veya
anlatmaktan aciz ise gürültü yaratır. Eğer mesajda sembollerden yeterince
yararlanılmamışsa gene gürültü oluşur. Gereksiz tekrarlar, imla hataları,
gereksiz detaylar da anlamı bozarak ya da değiştirerek gürültü yaratırlar.
Mesaj mükemmel bir şekilde hazırlanmış olduğu halde alıcı kendi kişisel veya
duygusal özelliklerinden dolayı mesajı doğru olarak çözemeyebilir. Bu da
alıcının yarattığı gürültü olarak adlandırılır.