Hoca Nasrettin bir gün pazara gider. Pazar yerinde, kafesin
içinde renkli, irice bir kuş görür. Kuş hocanın hoşuna gider. Sahibine sorar:
“Bu kuş kaça?” Adam beş yüz akçe der. Hocanın ağzı açık kalır. Az ötede bir
başka kafeste bir hindi görür. “Ya bu hindi kaça?” diye sorar Nasrettin. Adam
yüz akçe diye cevap verir. Hoca kaşlarını kaldırır. Efendi der koskoca hindiyi
yüz akçeye veriyorsun da niye şuncacık kuşa beş yüz akçe istiyorsun. Pazarcı
cevap verir: Öyle deme hoca efendi, bu kuş konuşuyor. Hoca omuzlarını
silkerek, ama bu da düşünüyor der.
İletişim/Haberleşme
Günlük
hayatımızda yani sivil hayatımızda, evimizde, işyerimizde bile olsa
molalarımızda, yemek saatlerimizde, sokakta karşılaştığımız tanıdıklarımızla,
ailemizle kurduğumuz duygu, düşünce ve fikir alışverişi ilişkisinin adı sohbet
etmektir. Her ne kadar gündelik hayatımız içinde bu tür etkinlikler için dahi
“iletişim” kavramı kullanılıyor olsa da unutulmamalıdır ki bu kavram akademik
dilin bir ürünüdür. Nasıl ki işimizi halletmek, bir sorunumuzu çözmek ya da en
basitinden fatura ödemek için gittiğimiz resmi dairede muhatap olduğumuz
memurla –bu çerçevede- yaptığımız görüşmenin adı “sohbet” değilse, ailemizin
fertleriyle ya da eşimizle, komşumuzla sohbetimiz de “iletişim” bu anlamda
iletişim değildir, öyle adlandırılmamalıdır.
Resmi
dairelerdeki iş takiplerimizde, yazışmalarımızda, işyerindeki astlarımız ya da
üstlerimizle veya mevkidaşlarımızla kurduğumuz bilgi, düşünce alışverişine,
ister yazılı ister sözlü iş başvurularımız için kurduğumuz ilişki iletişim
olarak adlandırılır.
Burada
dikkati çekmek istediğim şey; bütün bunlar yani sohbet, görüşme, resmi ya da
sivil olarak yaptığımız düşünce, duygu ve fikir alışverişleri iletişim başlığı
altında toplanabilir. Ancak her iletişim biçimi için ve onun karşılığı olarak
ayrı bir adlandırma vardır ve gündelik hayatımızda bunları yerli yerinde
kullanmak meramımızı anlatmak ve dili doğru kullanmak açısından son derece
önemlidir.
Dedikodu/sohbet sivildir, iletişim resmi. Sohbet
doğaldır, iletişim formel.
Çalışma
yaşamında yani iş ortamında, ofiste, bankada, şirkette, işletmede iletişimin
kendine özgü bir yeri ve yapısı vardır. Aynı şekilde büyük bir önemi de vardır.
Bilginin,
düşüncenin tam olarak aktarılması ve bu aktarma işleminin noksansız olarak
anlaşıldığına dair geri bildirim alınması son derece önemlidir.
Elbette
özel hayatımızdaki konuşma ve sohbetlerimiz sırasında aktardığımız duygu ve
düşüncelerin de karşımızdaki tarafından tam da söylemek istediğimiz şekilde
anlaşıldığından emin olmak isteriz. Ve bu eğer böyle değilse tıpkı iş ortamında
olduğu gibi özel hayatımızda da sorunlara yol açacaktır.
O
yüzdendir ki cümle kurmak, anadilimizi iyi bilmek ve doğru kullanmak
hayatımızın her alanında hem ilişkilerimizin niteliğini hem de iş hayatımızın
kalitesini belirler.
Amaçları
ne olursa olsun, toplumsal yapının bir parçası olan işletmeler de tıpkı aileler
gibi içte ve dışta kurulan bir ilişkiler sistemi içerisinde varlıklarını
sürdürürler. Aileden farklı olarak işletmelerde süregelen iletişimin kontrol
altında tutulması ihtiyacı vardır. Ve bu amaçla belirli bir yapısal düzen
içerisinde, işletmenin amaçlarına uygun, etkin bir iletişim ağı oluşturulur.
İletişimin
tanımı;
Bilgi, fikir, düşünce ve duyguların bir kimseden diğerine aktarılması
sürecidir.
Bunun
gerçekleşebilmesi için en az iki kişi gerekmektedir. En az iki insanın
birbiriyle ilişki içinde olması iletişim ağının kurulması için şarttır. Bu
anlamda haberleşme, iletişim, sohbet diye adlandırabileceğimiz bu olgu
insanları birbirine bağlayan ve onların sosyal bir grup olmalarına yol açan bir
bağdır. Bu bağın iki insanı birbirine
yaklaştırdığı gibi bazen de uzaklaştırması mümkündür. İletişim bağının
süreklilik kazanması için sohbetin iki kişiyi birbirine yaklaştırması gerektiği
açıktır. Ancak iş ortamlarında yani formel iletişimde bir mecburiyet söz
konusudur. O yüzden işletmelerde iletişim özel bir yer tutar ve özel olarak,
belli kalıplar içinde yapılandırılır.
Her
gün değişen, büyüyen ve farklılaşan bir toplumda yaşayan insan, ister istemez
başkalarıyla az ya da çok ama her gün, her an ilişki içinde olmak zorundadır.
Ancak gündelik hayat içerisinde bu ilişkiler gelişigüzel, tesadüfî, belirli bir
düzen ve disiplinden yoksun olarak sürer. Hayatın doğası gereği bunun böyle
olması son derece anlaşılır bir şeydir. Ancak karşılıklı sohbetlerimizde,
ailemiz ya da arkadaşlarımızla kurduğumuz iletişimin nitelikli ve doyurucu
olması arzu edilmelidir. Ancak böylesi bir iletişim süreci ufkumuzu açan ve
bizi tatmin eden bir sonuçla nihayet bulabilir. Bir örnek verecek olursak;
acıktığımız için yemek yeriz. Ancak eğer açlığımızı çabucak bastırmak için öğünümüzü
abur cuburla geçiştirirsek, kendimizi pek de doymuş, yediğimiz şeyden keyif
almış ve bedenimize ihtiyaç duyduğu gıdayı göndermiş olmayız. Sonuç, kısa süre
sonra yeniden açlık hissetmemiz olacaktır. Aynı tavır içinde olursak zaman
içinde gününü abur cuburla geçiren, sağlıksız, obez ya da aşırı zayıf, sürekli
kan şekeri düştüğü için gözleri kararan, halsiz hisseden, güçsüz bir insan
haline geliriz.
Sohbet
dediğimiz şey de ruhumuzun, mental yanımızın, maneviyatımızın gıdasıdır. İyi
bir sohbet insanı düşünce, görüş, bakış açısı olarak “bir yerden, bir yere”
taşır. Lafazanlık ederek değil bir yerden bir yere, olduğunuz yerden de geriye
gidersiniz. Aklınız, zekânız, duygusal benliğiniz körelir. Küçülürsünüz.
Nitelik olarak çürürsünüz. Yozlaşırsınız.
Başka
nelerdir ruhun gıdası? İyi müzik, iyi
kitap, iyi tiyatro, iyi film. Doğa. Hayvanlarla kurulan insancıl bağ.
Sanat. Eğer kendinizi bunlarla beslemezseniz karşınızdakiyle kurabileceğiniz iletişim
de son derece kuru, içerikten yoksun ve sıkıcı olacak ve üçüncü cümlede bitecektir.
Düşünce, fikir oluşturmak için bilgi şarttır. Bilgi edinmenin yolu hayatın içinde
yer alan ve insani gelişmenin en temel aracı olan sanatla, edebiyatla haşır neşir
olmaktan geçer.
Eğer
herhangi bir bilgi, duygu veya düşünce yoksa iletişimden söz edilemez. Kimse
sizin ne düşündüğünüzü yazdıklarınızdan, söylediklerinizden öğrenmiyorsa
iletişim yoktur. Düşünerek iletişime geçemezsiniz.
Kişiler
hangi amaçla iletişimde bulunuyor olurlarsa olsunlar, iletişimin temeldeki amacı (yani insanı iletişime, sohbete
zorlayan iç güdü, iç itim, motivasyon) çevre üzerinde etkili olmak,
başkalarının tutum ve davranışlarında değişim yaratmak veya bir konuda tutum ve
davranış geliştirmelerini sağlamaktır.
İletişimin Geniş
Tanımı
:Daha derin ve yakından bir bakışla iletişim toplumsal yapının temelini
oluşturan bir sistem, örgütsel ve yönetsel yapının düzenli işleyişini sağlayan
bir araçtır. Kişisel anlamda ise insanın düşünce ve duygularının görünür ve
bilinir olmasını sağlayan bir etkinliktir, eylemdir.
Dar
anlamda iletişim ise yukarıda da söylediğimiz gibi, duygu, düşünce ve bilgi
alışverişi olarak tanımlanır. Yani bir anlamda kişilerarası anlaşma köprüsüdür.
Toparlarsak;
iletişimden söz edebilmek için kişiler arasında karşılıklı olarak fikir, bilgi
ve duygu alışverişine uygun bir ilişkinin kurulmuş olması gerekmektedir. Bu
ilişki bir üst merci tarafından önceden belirlenmiş ve zorunlu kılınmış ise,
buna biçimsel/resmi ilişki diyoruz. Eğer bu ilişki herhangi bir zorunluluk
olmadan, kişiler arasında, herhangi bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmışsa (iş,
arkadaşlık, dostluk vs) buna da biçimsel olmayan yani sivil ilişki adını veririz.
Örgütlerde
biçimsel olan kadar biçimsel olmayan yani kendiliğinden kurulan ilişkiler de
gerek kişisel gerekse de örgüt yaşamı bakımından son derece yaygın ve etkindir.
İletişimin amacına ulaşması için yani
aktarılmak istenen bilgi, fikir ya da duygunun doğru bir şekilde karşımızdakine
iletilmesi için dilin inceliklerine vakıf olmamız gerekmektedir. Gerek sözlü
gerekse de yazılı olarak meramımızı anlatırken ana dilimizin özelliklerine ve
kurallarına bağlı kalarak, düzgün cümleler kurabilme becerisini kazanmış
olmamız gerekmektedir. Örnek verecek olursak; aşağıdaki cümleyi yorumlamaya
çalışalım:
“Peki, kabul ediyorum. Yılsonunda karımı sizinle paylaşmaya
hazırım.”
Aslında yukarıdaki cümlede karımı sözcüğündeki a’nın üzerinde
küçücük bir sembol eksik. Olması gereken; kârımı. O zaman cümle makul bir anlam
kazanır.
Bir
başka örnek;
Havada kar kokusu var…
Havada kâr kokusu var…
İletişim
Sürecinin Özellikleri
Bir
iletişim sürecini başlıca yedi unsurla inceleyebiliriz. Bunlar sırasıyla, 1)gönderici, 2)göndericinin ve alıcının algılama ve değerlendirme biçimi, 3)mesaj, 4)kanal, 5)alıcı, 6)geri bildirim, 7)gürültü.